Antik dönemden beri insanoğlu için evrensel bir kaygı kaynağı, ''nazar''
Mehmet Bayer, 25 Kasım (Hibya) - Yüzyıllar boyunca insanoğlunun kaygı kaynağı olan ''nazar'' inancı, Antik dönemden günümüze bu özelliğini sürdürüyor.
Mehmet Bayer, 25 Kasım (Hibya) - Yüzyıllar boyunca insanoğlunun kaygı kaynağı olan ''nazar'' inancı, Antik dönemden günümüze bu özelliğini sürdürüyor.
Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Karageçi ile aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Bölümü'nden Dr. Burak Taşdüvenci ile Dr. Dilek Karageçi tarafından hazırlanan ''Ugarit, Mısır ve Mezopotamya kaynaklarına göre nazar'' adlı çalışma, nazarın evrensel sürecine katkı sunuyor.
Doç. Dr. Mustafa Karageçi, Türkçe'de ''bakış'' anlamına gelen nazar inanışının, insanları yaralayabilecek, öldürebilecek bir güce sahip, hatta cansız nesnelere de zarar verebileceğine yönelik bir inanış olduğunu vurguladı.
Bu inancın oldukça eski ve köklü olduğunu, Neolitik çağlara kadar takip edilebildiğine işaret eden Karageçi, arkeolojik merkezlerde tespit edilen nazarlık ve amuletlerin (muska), nazarın olumsuz ve kötü etkilerine karşı önlemler alınmaya çalışıldığını gösterdiğini söyledi.
Doç. Dr. Karageçi, arkeolojik kanıtların yanı sıra yazılı belgelerde de nazar inancının kendini gösterdiğini belirterek, Suriye, Mısır ve Mezopotamya metinlerinin incelendiğinde nazarın fark edilebileceğini bildirdi.
Sümer metinlerinin, insan bakışlarının ölümcül nitelikte olabileceğine ve insanın içine korku salabileceğine dair çok sayıda bahis bulunduğunu dile getiren Karageçi, ''Ugarit tabletlerinde de Sümerlilerde olduğu gibi nazarın veya bakışların etkileri görülmektedir. Söz konusu metinlerden anlaşıldığı kadarıyla nazar yüzyıllar boyunca süregelmiş bir inançtır.'' dedi.

Nazardan korunma
Doç. Dr. Mustafa Karageçi, Suriye toprakları ile Mısır ve Mezopotamya medeniyetlerinde nazar inancının köklü bir geçmişe sahip olduğunu, burada yaşayan kültürlerin her birinde farklı şekillerde yorumlandığı ve uygulandığını söyledi.
Çivi yazılı metinlerde nazarın olumsuz etkilerinden korunmak için geliştirilen ritüeller, büyüler ve amuletler gibi çeşitli yöntemlerin detaylı şekilde belgelendiğini anlatan Karageçi, bunların arasında özellikle Mısır'da ''Horus'un Gözü'' ve benzeri sembollerin koruma amacıyla öne çıktığını dile getirdi.
Karageçi, antik Mısır dönemine ait metinler incelendiğinde, nazar kelimesinin geçtiğinin görülebileceğini, bunlardan birisinin nazar olan insanlara karşı yapılan büyü olarak şu şekilde ortaya çıktığını aktardı:
''Sakmet'in oku sende, Thoth'un büyüsü bedeninde, İsis seni lanetliyor, Nephthys seni cezalandırıyor, Horus'un mızrağı başında. Seni tekrar tekrar tedavi ediyorlar, ey Horus'un Shenwet'teki fırınında olan, Hayat Evi'nde kalan büyük tanrı! Gözlerini kör ediyor, ey insanlar, soylular, sıradan halk, güneş halkı ve benzerleri, Mehtemwesket'ten doğan Pediamunneb-nesuttowi'ye kötü ya da uğursuz bir şekilde nazar değdirecek olanlar! Apap gibi öldürüleceksiniz, ölecek ve sonsuza dek yaşamayacaksınız.' Metinde geçen Pediamunneb-nesuttowi bir kişi ismi olup, annesinin Mehtemwesket olduğu anlaşılmaktadır. Bu büyü metni de kendisini nazara karşı korumak için oluşturulmuştur.''
Suriye topraklarında ise büyü ve tılsımların yanı sıra tanrıların desteğini almak için dualar edilip, adaklar sunulduğunu, söz konusu coğrafyada nazar inancına dair ortak noktalar olmasına rağmen, her bir kültürün kendi dinsel ve toplumsal yapısına göre bu inancın nasıl şekillendirdiğinin dikkat çekici olduğunu vurgulayan Karageçi, bu bağlamda nazarın hem bireysel hem de toplumsal düzeyde önemli bir tehdit olarak algılandığı, bu nedenle çeşitli korunma yöntemlerinin uygulandığının söylenebileceğini bildirdi.

Sümer inancına göre nazar
Doç. Dr. Mustafa Karageçi, yaptıkları çalışmanın ortaya koyduğu bulguların, nazar inancının sadece antik toplumlarda değil, günümüzde de devam eden bir gelenek olduğunu gösterdiğini söyledi.
Sümer inancına göre nazarın varlığına dair bir diğer işaretin de ''Sümer'in ve Ur'un yıkılması üzerine ağıt'' adlı metinde görüldüğünü belirten Karageçi, söz konusu metinle ilgili şu bilgileri verdi:
''Tabletin konusunu Nippur, Ur, Eridu gibi şehirlerin uğradığı yıkım oluşturmaktadır. Buna göre Guti istilasının yol açtığı yıkımda, Enlil'in nazarının rolü vardır:
Kara başlıların çobanı Enlil'in yaptığı buydu: Enlil, sadık haneyi yok etmek, sadık adamı yok etmek için, nazarı sadık olanın oğluna, ilk doğanlara koymak için, Enlil daha sonra Gutium'u dağlardan indirdi. İlerlemeleri, dayanılmaz Enlil seli gibiydi.''
Doç. Dr. Mustafa Karageçi, söz konusu medeniyetlerin dini metinlerinde ve ritüel pratiklerinde görülen nazardan korunma yollarının, modern dünyada kullanılan tılsımlar, dualar ve çeşitli koruyucu objelerle paralellik gösterdiğini, örneğin tılsım ve amulet kullanımının, günümüzde hala nazar boncuğu ve koruyucu muska olarak karşımıza çıktığını, Mısır'da ''Horus'un Gözü''nün nazardan koruma amaçlı kullanımının, benzer şekilde bugünkü nazar boncuğunun kültürel kökenleri arasında
sayılabileceğini ifade etti.

Akadca yazılan metinlerde nazar
Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Karageçi, nazarın antik medeniyetlerde hem bireylerin, hem de toplumun genel sağlığını tehdit eden bir güç olarak algılandığını, bu inancın ne kadar derin ve yaygın olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Bu durumun aynı zamanda nazarın farklı coğrafyalarda ve kültürlerde, insanlar arasındaki ilişkilerde nasıl bir rol oynadığı, bireylerin, yaşamlarındaki belirsizliklere karşı geliştirdikleri bir savunma mekanizması olarak nasıl işlediğini anlamaya yardımcı olduğunu belirten Karageçi, Akadca yazılan metinlerde de nazar inancının varlığının gözlemlendiğini, bunlardan birinde nazar hakkında şunların söylendiğini belirtti:
''(Nazar) göğe yaklaştı – yağmur yağmadı.
Dünyaya yaklaştı otlar büyümedi.
Öküze yaklaştı – boyunduruğu açıldı.
Büyükbaş hayvan ağılına yaklaştı – peyniri telef oldu.
Ağıla yaklaştı – koçu götürüldü.
Çocuklu hemşireye yaklaştı-hemşirenin tutuşu gevşedi/kolları
parçalandı.
Sebzelere yaklaştı – marul ve tere bozuldu.
Bahçeye yaklaştı – meyveler bozuldu.
Metin değerlendirildiğinde, nazarın sadece insanlar üzerinde değil, aynı zamanda hayvanlar ve doğa üzerinde de büyük bir etkisinin olduğuna inanıldığı görülmektedir. Ayrıca birçok olumsuz durumun nazara bağlandığı da söylenebilir.''
Doç. Dr. Mustafa Karageçi, Suriye toprakları ile Mısır ve Mezopotamya medeniyetlerinin nazar inancı üzerine verilen bilgiler ışığında, antik dönemden günümüze kadar süregelen bu inancın, tarihsel gelişimini ve kültürel etkileşimlerini ele alarak, nazarın insanoğlu için evrensel bir kaygı kaynağı ve koruma arayışı olduğunun söylenebileceğini sözlerine ekledi.
Hibya Haber Ajansı© Copyright 2025 molayeri.com.tr Tüm Hakları Saklıdır. Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.